Kanuni Sultan Süleyman Viyana Kuşatması
11 Temmuz 2024

Kanuni Sultan Süleyman Viyana Kuşatması

Kanuni Sultan Süleyman ve Viyana Kuşatması

Osmanlı-Avusturya İlişkilerinin Başlangıcı

Macaristan'ın Türkler tarafından fethi, Avusturya ile Osmanlı İmparatorluğu'nu karşı karşıya getirdi. Mohaç Savaşı'ndan sonra Macaristan, bir tampon bölge haline gelmişti. Avusturya Arşidükü Ferdinand, Macaristan'ın Osmanlı hakimiyetine girmesini istemiyordu. Ferdinand, Şarlken'in de desteğiyle Jan Zapolya'yı tanımadı ve Budin'e girdi. Karşı sefere çıkan Kanuni Sultan Süleyman, Budin'i geri aldı. Savaşmayı göze alamayan Ferdinand ve Şarlken, Avusturya'nın başkenti Viyana'ya kaçtılar ve Viyana kuşatıldı (26 Eylül 1529). Kış mevsimi yaklaştığı için 16 Ekim günü kuşatma kaldırıldı. Osmanlı Devleti, Viyana kuşatmasından bir sonuç elde edememesine rağmen, Macaristan'daki durumunu güçlendirmiş ve Avrupa'nın karşı saldırı yapmasını engellemiştir. Macaristan üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Ferdinand, Kanuni'ye bir elçi göndererek Macaristan'ın kendisine verilmesini istedi. Buna karşılık vergi vermeyi kabul ediyordu. Bu talebi karşısında olumsuz cevap alan Ferdinand, Budin'i kuşattı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana Seferi

Kanuni Sultan Süleyman Han, Mohaç zaferi ve kılıç hakkıyla zaptettiği geniş Macaristan ülkelerinin Alman asıllı bir hükümdarın eline geçmesine müsaade edemezdi. Bu, Osmanlı Devleti için vahim sonuçlar doğurabilirdi.

Kanuni Sultan Süleyman Han, sefer hazırlıklarıyla meşgulken, Macaristan'dan fethedilen arazinin geri verilmesi karşılığında barış yapmak isteğiyle Ferdinand'ın elçileri geldi. Fakat Almanları, Budin ve Macaristan'dan çıkarıp atmak, Ferdinand'a gözdağı vermek, bulunabilirse, Alman ordusunu yakalayıp yok etmek arzusunda olan Kanuni Sultan Süleyman Han, o zamanın adetleri gereği elçileri tevkif ettirdi. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra serbest bırakıp savaş için yola çıktığını söyleyip Ferdinand'a gönderdi.

10 Mayıs 1529'da İstanbul'dan hareket eden Süleyman Han, 20 Haziran'da Sofya'ya ve 18 Ağustos'da Mohaç ovasına ulaştı. Zapolya da 6.000 Macar askeri ile orduya katıldı ve burada Padişah'ın elini öpmekle şereflendi. Eylül'de Budin'i kuşatan Sultan Süleyman Han, teslim teklifinin reddedilmesi üzerine şiddetli bir muhasara savaşına başladı. 8 Eylül'de kale kapılarından biri ele geçirilip umumi hücum başlatılınca, ümit kalmadığını anlayan müdafiler, hayatlarına dokunulmamak şartıyla kaleyi teslim ettiler. Kısa zamanda gösterilen bu muvaffakiyet karşısında, Osmanlı hakimiyetine daha fazla karşı duramayacağını anlayan Boğdan voyvodası beşinci Petro Raveş de ordugaha gelerek bir tabiiyet andlaşması imzaladı. Elbasan sancakbeyi Hasan Bey'i Budin'de muhafız bırakan Kanuni, 12 Eylül'de Macar taht şehrinden ayrılıp Viyana üzerine yürüdü. Bu arada Ferdinand'ın adamları tarafından kaçırılmak üzereyken İzvornik sancakbeyi Sultanzade Bali Bey'in ele geçirdiği meşhur Macar tacı, yeniçeri sekbanbaşısı tarafından Zapolya'ya giydirildi.

Kanuni Sultan Süleyman Han, 22 Eylül'de Almanya sınırını geçti. Ertesi gün Bali Bey'in kardeşi Semendire sancakbeyi Sultanzade Mehmed Bey, Alman öncü kuvvetlerinin büyük bir kısmını Viyana'nın on beş kilometre güneydoğusundaki Bruck kasabası yakınlarında imha etti. Esir edilen Alman kuvvetleri komutanı Christophe Vori Zedlitz ve altı general Sultan'a gönderildi. 27 Eylül'de Viyana önlerine gelen ordu-yı hümayun, Hristiyanlığın en büyük devleti olan Alman İmparatorluğu'nun başkentini muhasaraya başladı.

Viyana Kuşatması ve Sonuçları

Kanuni Sultan Süleyman Han, 120.000 kişilik bir orduyla Budin'den ayrılıp Viyana üzerine yürüdüğü haberi duyulunca, sadece Almanya'da değil, bütün Avrupa'da müthiş bir telaş ve korku başlamış, Türklerin gelişi karşısında, o sırada had safhada olan mezhep mücadeleleri bile bir tarafa bırakılarak, Viyana'ya yardım kampanyası açılmış ve Avrupa'nın her yerinden muhtelif milletlere mensup yardım kuvveti akın akın gelmeye başlamış, hatta muhasaradan biraz evvel bu kuvvetlerin büyük bir kısmı kaleye yerleşmişti. Osmanlı ordusunun haşmetinden büyük bir korkuya kapılan Ferdinand, alelacele şehri terkederek kaçmış, yerine ihtiyar ve tecrübeli bir asker olan Kont Nicolos Von Salm'i kale komutanı olarak bırakmıştı. Müdafaa hazırlıklarına başlayan Kont Salm de Türk ordusu gelmeden Viyana yakınlarındaki mahalleleri tamamen yakıp yıkmış, birinci istihkam hattından yirmi adım içeride ikinci bir istihkam inşa etmiş, Tuna sahillerine kazıklar diktirerek müdafaa için gerekli tedbirleri almıştı. Osmanlı humbaracılarının yakıcı tesirlerinden korunmak için evlerin ahşap çatılarını yıktırmış, top güllerinin tesirini azaltmak için de sokakların kaldırımlarını söktürmüştü. Ayrıca iki ay yetecek kadar erzakı temin edip, şehirdeki sivil halkı dışarı çıkarmıştı.

Kanuni Sultan Süleyman Han, Viyana'ya gelirken hiçbir zaman kaleyi alma gayesini gütmemiş, istediği zaman bunu gerçekleştirebileceğini göstererek gözdağı vermek istemişti. Üstelik yeni fethedilmiş olan Macaristan'da İslam idaresi tam yerleşmeden Viyana'nın da alınıp askerin çok geniş bir alana yayılması, stratejik bakımdan hatalı olurdu. Kışın yaklaşması kale çevresinin yoğun yağmurlar sebebiyle bataklık haline gelmiş olduğuna aldırmadan kaleyi kuşatmıştı.

Kaleyi muhasaraya başlayan Kanuni Sultan Süleyman Han, on yedi gün boyunca döverek, şehrin surlarını iyice tahrip etmişti. Bu sırada bir Osmanlı güllesinin isabetiyle kale komutanı Kont Salm de öldürülmüştü. Çevreden aldığı istihbaratlar sonunda Viyana'ya yüz elli kilometre uzaktaki Linz'de Alman ordusunun da Osmanlı ordusunun karşısına çıkmayacağı anlaşılınca, Charles-Quint'e verilen cezanın yeterli olduğuna kanaat getiren Kanuni Sultan Süleyman Han, orduya muhasarayı kaldırma emrini verirken, çeşitli beyler kumandasındaki akıncı kuvvetlerini akına göndererek, Avusturya, Güney Almanya (Bavyera), Muravya, Bohenya, Slovakya, Silezya (şimdiki Çekoslovakya) ve Slovesya gibi Alman İmparatorluğu'na bağlı ülkeleri baştan başa çiğnetti. 16 Ekim'de Viyana önlerinden hareket eden ordu-yı hümayun, 25 Ekim'de Budin'e, 16 Aralık'ta da İstanbul'a döndü.

İkinci Viyana Kuşatması

Macaristan, Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından fethedildiği zaman; halkının ekserisi Macar olan bir miktar arazi, Avusturya arşidükü Ferdinand'ın elinde kalmıştı. Orta Macar arazisi denilen bu bölge; Osmanlı idaresindeki Macar arazisinin batı tarafından başlayıp, kuzeybatıdan Erdel sınırına kadar bir şerit gibi uzanan bu toprak parçasının Tuna'nın dirsek yaptığı hizadan Tisa suyuna kadar dayanan yerlerden ibaretti.

Avusturyalılar bu araziyi kendi menfaatlerine uygun bir idari teşkilata bağlamışlar, ayrıca, Erdel sınırı yakınındaki Kaşav şehrini bölge için bir nevi merkez haline getirmişlerdi. Bölgede iyice yerleştikten sonra ağır vergilerle Macar halkını ezen Avusturyalılar, mezhep ayrılığını bahane ederek katolik olmayanlara zulme başlamışlardı. Bu baskılara karşı halkı teşkilatlandıran Macar liderleri ise tek tek öldürülüyordu. Köprülü Fazıl Ahmed Paşa zamanında Avusturya'ya karşı ayaklanan Macar lideri Tököly İmre, Osmanlı Devleti himayesine girmek istemiş, fakat devlet Lehistan meselesiyle meşgul olduğundan, Avusturya ile sürmekte olan barışı bozmayıp Tököly İmre'nin isteğini reddetmişti.

Tököly İmre, Avusturyalılara karşı tek başına mücadeleye girişti ve kalabalık Avusturya orduları karşısında dört-beş yıl uğraştı. Avusturya İmparatoru'nun 1681'de umumi af ilan etmesi üzerine, yanındakilerin birçoğunun kendinden ayrılması neticesinde zor duruma düşen Tököly İmre, kurtuluşu Osmanlı Devleti'ne sığınmakta buldu, İstanbul'a gönderdiği elçileriyle, Osmanlı himayesine girmek için müracaat etti. Bu sırada Avusturya'nın tabii düşmanı olan Fransa Kralı XIV. Louis de Tököly'e yardımcı oluyor, mali destekte bulunuyor, hatta Macar milliyetçileri ile Erdel ve Eflak voyvodaları arasındaki gizli ittifaklara yardım ediyordu. Osmanlı hükümeti için de asıl gaye Avusturya'nın zayıf düşmesi idi ve siyasi durum da buna müsait görünüyordu. Devrin sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bu vaziyeti değerlendirerek, Tököly'nin müracaatını ve Orta Macaristan'ın himayesini kabul etti. Osmanlı Devleti, Orta Macaristan'daki bazı kaleleri zaptedip, Tököly İmre'ye verdiği gibi, onu resmen Macar kralı olarak tanıdı.

Fransa, Macarlar ve Osmanlı Devleti tarafından kıskaca alındığını anlayan Avusturya İmparatoru Leopold, İstanbul'a elçi göndererek mevcut barışın süresini uzatmak istediyse de Osmanlı hükümeti, Yanıkkale'nin iadesi, savaş hazırlıklarının tazmin edilmesi ve Orta Macaristan milliyetçilerinin serbest bırakılması şartlarında ısrar ettiği için, anlaşmaya varılamadı.

Sefer hazırlıklarını bitirdikten sonra, 1683 Nisan ayı başlarında IV. Mehmet Han'ın komutasında Edirne'den hareket eden ordu-yı hümayun, 3 Nisan'da Belgrad'ın karşısındaki Zemun sahrasına geldi. Padişah buradan ileri geçmeyip, kumandayı Yanıkkale ve Komran kalelerinin fethi vazifesiyle Kara Mustafa Paşa'ya devretti.

Kumandayı aldıktan bir müddet sonra, 27 Haziran'da İstolni-Belgrad'da bir harp meclisi toplayan Mustafa Paşa, bu toplantıda Viyana üzerine yürünmesi fikrini ortaya attı. Kırım hanı Murad Giray ve Budin beylerbeyi Uzun İbrahim Paşa'nın aksi fikir beyan etmelerine rağmen, diğer komutanlar Mustafa Paşa'nın fikrini tasvip ettiler. Çünkü Yanıkkale ve Komran alınca sadece bu kaleler fethedilmiş olacak, Viyana düşürülürse, Avusturya'nın payitahtı ele geçirilmiş olacağından, bütün Avusturya itaat altına alınabilecekti.

Toplanan mecliste Viyana üzerine yürünmesi kararı alınca, Kara Mustafa Paşa, ordunun Viyana'ya doğru gidişini IV. Mehmet Han'a bir telhisle bildirdi. Telhisi götüren İsmail Ağa, Belgrad'a gelerek huzura kabul olunup arızayı takdim edince, veziriazamın kendisine danışmadan Viyana'yı muhasaraya karar verdiğine hayret eden Sultan; "Kasdımız, Yanık ve Komran kaleleri idi. Beç (Viyana) kalesi dilde yoktu. Paşa ne acip saygısızlık edip bu sevdaya düşmüş. Hoş imdi Hak teala asan getüre. Lakin mukaddem (Önceden) bildirseydi rıza vermezdim" diye teessüflerini bildirip, bu emr-i vakii istemeyerek kabul etti.

Kara Mustafa Paşa ise 14 Temmuz 1683'te Viyana önlerine varıp kaleyi kuşattı. Düşmanın kaleye yardıma gelebileceği yol üzerine Kırım hanı Murad Giray'ı gönderip, Viyana'ya gelebilecek yardımları önlemekle, Eğri beylerbeyi Abaza Hüseyin Paşa'yı ise altı bin askere serasker yapıp Tököly İmre ile birleşerek Kuzey Macaristan'da faaliyette bulunmakla görevlendirdi. Hüseyin Paşa, Pojon taraflarında Leh kralı Jean Sabiesky kumandasındaki büyük müttefik ordusuyla karşılaştı. Tököly imre kendisine yardım etmeyince, tek başına düşmanı engellemeye kalkışan Hüseyin Paşa ve kuvvetleri düşmana ağır zayiat verdirmelerine rağmen, tamamen şehit oldular. Buradan Viyana üzerine gelen düşman ordusu, Kırım hanının ihanet edip düşmana engel olmaması sebebiyle hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Viyana yakınlarına kadar geldi

Sizden Gelen Sorular / Yorumlar

soru

Idıkut

11 Temmuz 2024 Perşembe

Macaristan'ın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle Avusturya ile Osmanlı arasında gerginlik yaşanmış. Ferdinand, Kanuni Sultan Süleyman'dan Macaristan'ı istemiş ve vergi vermeyi teklif etmiş. Kanuni'nin bu teklifi reddetmesiyle Budin kuşatılmış. Sizce Ferdinand neden Macaristan'ın Osmanlı'ya bırakılmasını istemedi? Bu durum iki devlet arasında nasıl bir gerilime yol açmış olabilir?

Cevap yaz
1. Cevap
cevap

Admin

Idıkut, Ferdinand'ın Macaristan'ı Osmanlı'ya bırakmak istememesinin birkaç nedeni olabilir. İlk olarak, Macaristan stratejik bir konuma sahipti ve Avrupa'nın ortasında önemli bir bölgeydi. Bu bölgeye hakim olmak, Avusturya için hem askeri hem de ekonomik açıdan büyük bir avantaj sağlıyordu. İkinci olarak, Macaristan'ın Osmanlı hâkimiyetine girmesi, Avusturya'nın güvenliğini tehdit ediyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki ilerleyişi, Avusturya'nın sınırlarında sürekli bir baskı oluşturuyordu.

Bu durum iki devlet arasında ciddi bir gerilime yol açmış olabilir çünkü her iki taraf da bölgedeki hâkimiyetini korumak ve genişletmek istiyordu. Kanuni Sultan Süleyman'ın Ferdinand'ın teklifini reddetmesi, Osmanlı'nın gücünü ve kararlılığını gösterirken, Avusturya'nın da bu duruma karşı çıkmasına neden olmuş olabilir. Sonuç olarak, Budin kuşatması gibi askeri çatışmalar kaçınılmaz hale gelmiş ve uzun süren bir rekabetin fitilini ateşlemiş olabilir.

Soru Sor / Yorum Yap

şifre

Çok Okunanlar

Popüler İçerikler

Haber Bülteni

Popüler İçerik

Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü

Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü

Kanuni Sultan Süleyman Belgrat Fethi

Kanuni Sultan Süleyman Belgrat Fethi

Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü Neden Saklandı?

Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü Neden Saklandı?

Kanuni Sultan Süleyman'ın Sözleri

Kanuni Sultan Süleyman'ın Sözleri

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Kapitülasyonlar

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Kapitülasyonlar