Macaristan Seferi Nedenleri
Kanuni önce Tuna yoluyla Belgrad üzerine bir donanma gönderdi. Ardından, bir ordu ile Macaristan'a girdi (1521). Belgrad'ın alınmasından sonra çevresindeki bazı kaleler de (Karlofça, Salankamen, Ösek) alındı. Belgrad, bundan sonra Avrupa'ya yapılan seferlerin önemli bir üssü oldu. Mohaç Meydan Savaşı (1526) Nedenleri
Sonuçları
I. Viyana Kuşatması (1529)
Alman Seferi Viyana seferinden sonra Ferdinand, bir yandan İstanbul'a elçiler göndererek Macar Kralı olarak tanınmasını istedi. İsteği kabul edilmeyince Budin'i kuşattı. Bunun üzerine Kanuni tekrar sefere çıktı ve Budin'i kurtardı. Ferdinand, Andrea Dorya aracılığıyla Akdeniz'de bazı girişimlerde bulunduysa da bir sonuç elde edemedi ve Osmanlı'dan barış istemek zorunda kaldı. İstanbul Antlaşması (1533)
Kanuni, Ferdinand barışı bozmadıkça bu antlaşmanın yürürlükte kalacağını bildirdi. Macaristan'ın Osmanlı Ülkesine Katılması Macar Kralı Yanoş öldükten sonra Ferdinand antlaşmayı bozup Macaristan'ı işgal etti. Bunun üzerine Kanuni Macaristan'a yeni bir sefer yapmak zorunda kaldı. Sonuçta Macaristan üç parçaya bölündü
1551'de Ferdinand'ın Erdel işlerine karışması üzerine Osmanlı-Avusturya savaşları yeniden başladı. Bu savaşlar Kanuni'nin ölümüne kadar sürdü. Osmanlı-Fransız İlişkileri Osmanlı-Fransız ilişkileri Fransa kralının Kanuni'den yardım istemesiyle başladı. Kanuni, Fransızları Avrupa birliğinden uzaklaştırmak amacıyla onlarla 1535'te bir dostluk ve ticaret antlaşması imzaladı. Bu antlaşma ile Fransızlara kapitülasyonlar diye bilinen birçok ticari imtiyazlar verildi. Kapitülasyonlarla Fransız tüccarlarına gümrük indirimleri, vergi ayrıcalıkları ve hukuksal güvenceler sağlanmıştı. Kapitülasyonlar Neden Verildi? Daha önce de I. Murad'dan itibaren yabancı tüccarlara bu tür ayrıcalıklar verilmiş, Fatih Sultan Mehmed döneminde de Venediklilere bazı ticari haklar tanınmıştı. O dönemde, yabancı tüccarlara bu tür ayrıcalıkların verilmesi son derece olağandı. Kanuni, bu kapitülasyonları vermekle;
Kapitülasyonlar Nasıl Zararlı Hale Geldi? Kanuni, Fransızlara bu ayrıcalıkları verirken bu ayrıcalıkların, "Antlaşmayı imzalayan hükümdar sağ kaldığı sürece geçerli olacağını" belirtmiştir. Nitekim Fransızlar, her padişah değiştikçe, yeni padişaha ve önemli devlet adamlarına hediyeler vererek bu imtiyazları yeniden aldılar. 1740'ta kapitülasyonlar birçok devlete daha verildi ve sürekli hale getirildi. Osmanlı Devleti'nin ekonomik yapısının ve dönemin gereği olarak Avrupalılara kapitülasyonlar vermesinde hiçbir sakınca yoktu. Tersine birçok yarar vardı. Ekonomik yapı değişip ayrıcılık verme politikası artık geçerliliğini kaybedince, bu tür uygulamalara başvuran Avrupa ülkeleri, verdikleri ayrıcalıkları kaldırdılar. Osmanlılarda ise gelişmeler bunun tersine oldu. Giderek güçlenen Avrupa ülkeleri Osmanlı Devleti üzerindeki siyasal ve ekonomik baskılarını artırdılar. Sonuçta Osmanlı ülkesi Avrupa devletlerine bir açık pazar haline geldi ve yarı sömürge durumuna düştü. Doğuda Gelişmeler Şah İsmail'in ölümünden sonra yerine geçen oğlu, Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki en büyük düşmanları olan Alman İmparatoru Şarlken ve Avusturya Arşidükü Ferdinand ile ittifak kurdu. Bunun üzerine Kanuni, İran üzerine üç sefer düzenledi.
Bu savaşlar her iki taraf için de zararlı oluyordu. Bunun üzerine İran Şahı elçi göndererek barış istedi. Amasya Antlaşması (1555)
Denizlerde Gelişmeler Rodos'un Alınması (1522) Rodos Adası, Akdeniz'in deniz yolları üzerinde önemli bir üs durumundaydı. Burada örgütlenmiş olan Sen Jan Şövalyeleri ticaret gemilerine saldırmaktaydılar. Şarlken ve Ferdinand'ın desteklediği bu korsanlar birliği, Osmanlıların Akdeniz'deki ticari çıkarlarını her fırsatta zedeliyorlardı. Kanuni, Rodos üzerine büyük bir donanma gönderdikten başka kendisi de büyük bir ordu ile adaya geçti. Karada ve denizde çok şiddetli çarpışmalardan sonra şövalyeler adayı boşaltmak zorunda kaldılar (1522). Şarlken bu şövalyelere Malta Adası'nı vererek onların dağılmalarını önledi. Akdeniz'de Egemenlik Mücadelesi Kanuni'nin Avrupa içlerine kadar nüfuz etmesi üzerine Şarlken, Osmanlıları Akdeniz'den vurmak istedi. Osmanlılar o dönemde karada çok kuvvetliydiler. Bu nedenle Şarlken, Kanuni ile doğrudan doğruya karşı karşıya gelmekten kaçınmıştır. Ancak, Osmanlılar denizde henüz karadaki kadar kuvvetli değildiler. Şarlken; Venediklileri, Papa'nın güçlerini, İspanya ve Malta şövalyelerini bir araya getirdi. Bu birlik bir yandan Mora kıyılarına saldırırken, öte yandan Osmanlı ticaret gemilerini vuruyordu. Bu durum karşısında Kanuni, Akdeniz'in ünlü denizcilerinden Barbaros'u Kaptan-ı Derya'lığa getirdi. Ayrıca kendisine Cezayir Beylerbeyliği verdi. Barbaros, Adalar Denizi'ndeki hemen hemen bütün adaları ele geçirdi. İtalya ve İspanya kıyılarını vurdu, bazı adaları aldı. Preveze Deniz Savaşı (1538) Akdeniz'deki bu egemenlik mücadelesi kaçınılmaz olarak, büyük bir hesaplaşmaya yol açtı. Venedik, Ceneviz, Malta, İspanya ve Portekiz'in birleşik donanması Preveze Körfezi önlerinde Osmanlı Donanması ile karşı karşıya geldi. Barbaros, kendisinden üstün olan bu birleşik güce karşı büyük bir zafer kazandı. Zaferin kazanılmasında Turgut, Murat ve Salih reislerin de büyük katkıları oldu. Birleşik Donanmaya da Andrea Dorya komuta ediyordu. Şiddetli bir deniz savaşından sonra Osmanlılar üstün geldiler. Sonuçları
Trablusgarp'ın Fethi ve Cerbe Savaşı
Malta Adası'nın Kuşatılması (1565) Rodos'un alınmasından sonra şövalyeler Malta Adası'na yerleşmişlerdi. Burası hem Osmanlı ticareti hem de Osmanlıların Kuzey Afrika'daki toprakları için bir saldırı üssü haline getirilmişti. Bunun üzerine |